Kurumsal Eğitime Bütçe Ayırmamanız Markanıza Pahalıya Patlayabilir! İşte 8 Nedeni

Positive Mood Institute Blog

Kurumsal Eğitime Bütçe Ayırmamanız Markanıza Pahalıya Patlayabilir! İşte 8 Nedeni

Şirketi büyütmeye çalışırken en çok nerede tasarruf edilir?
Eğitimde.
Çünkü rakamı hemen göstermez, Excel’e “yatırımın geri dönüşü” diye yazamazsın.
Ama gel gör ki o iptal edilen drama atölyesi, aslında 3 çalışanın istifası kadar zarar yazıyordu.
İşin kötü tarafı şu: bu zarar, hiç görünmeden sizi içten içe eritiyor.

Eğitime bütçe ayırmamak, kısa vadede cüzdanı ferahlatır gibi olur.
Ama uzun vadede kurum kültürünüzü öyle bir çürütür ki, para kaybettiğinizi bile anlayamazsınız.
İşte tam da bu yüzden anlatıyoruz: eğitime bütçe ayırmamak markanıza neden pahalıya patlar? Kurumsal eğitime bütçe ayırmamanızın markanıza nasıl pahalıya patlayabileceğine birlikte bakalım!

1. Çünkü İyi Bir Onboarding Deneyimi Sadece Maille Olmaz

Yeni gelen bir çalışanı karşılamak, onu ilk haftasında kimseyle konuşmadan sandalyeye oturtmakla olmaz.
Eğitime yatırım yapılmadığında, insanlar sürece değil, belirsizliğe dahil olur.
Drama temelli bir oryantasyon süreci, kişinin sadece işi değil ekibi de tanımasını sağlar.
Kendini anlatır, ekibini dinler, şirkete bağlanır.

2. Turnover Oranları Gökyüzüne Fırlayabilir

Şirketten insanlar sürekli gidiyorsa bu bir tesadüf değil, bir mesajdır:
“Burada kimse bizi duymuyor.”
Bu döngü: işe al → yetiştir → kaybet → başa sar.
Her kayıp, yeni bir maliyet.
Eğitim programları bu döngüyü kırar.
Çünkü bireyi yalnızlıktan alır, topluluğa dahil eder.

3. Kültür Yavaş Yavaş Bozulur Ama Fark Etmezsiniz

Eğitim sadece bilgi değil, kültür aktarımıdır.
Kurum kültürü sahada, toplantıda değil; atölyede şekillenir.
Ortak dertlerle empati kurulan sahnelerde, insanlar birbirini ilk kez gerçekten duyar.
Bunu yapmazsanız, ekipler “biz ve onlar” diye bölünmeye başlar.

4. Adalet Algısı Zedelenir

“Bazılarımız gelişiyor, bazılarımız unutuluyor.”
Eğitime bütçe ayırmamak çoğu zaman belirli bir grubun gelişimine öncelik vermek anlamına gelir.
Bu da içeride görünmez sınıflar yaratır.
Halbuki yaratıcı drama gibi herkesi eşit düzlemde buluşturan uygulamalar, gerçek kapsayıcılığı sağlar.

5. Kriz Anlarında Ekipler Dağılır

Kriz geldiğinde şirketler refleksle hareket eder.
Ama eğitimli ekipler refleks değil esneklik geliştirir.
Çatışma çözümü, duygusal dayanıklılık ve iletişim esnekliği drama atölyelerinde deneyimlenebilir şeylerdir.
Yani kriz anı geldiğinde “ne yapacağız” değil, “şimdi hangimiz başlıyor” denir.

6. İletişim, Evet, Yine O Meşhur Kelime

En büyük sorun hâlâ aynı:
“Söylemeye çekindim, yanlış anlaşılırım diye.”
Eğitime bütçe ayırmayan kurumlarda bu cümle, kurumsal slogandan daha sık duyulur.
Oysa yaratıcı drama, ekipte güvenli alanlar yaratır.
İletişim, PowerPoint’ten değil, hissedilen bir ortamdan çıkar.

7. Çalışanlar İçin “Gelişim” Kafada Değil Kalpte Kalır

Biri size bir Excel eğitimi verir, biri sizi doğaçlama bir sahneye davet eder.
Hangisini unutmazsınız?
Hangisinde gerçekten dönüşürsünüz?
İnsan gelişimi, sadece bilgi değil; duyguya dokunan deneyim ister.
Bu da ancak iyi tasarlanmış drama ve oyunlaştırılmış eğitimlerle mümkün.

8. “Bütçemiz Yok” Demek Yerine, “Önceliğimiz Bu Değil” Deyin

Çünkü gerçek bu.
Eğitime bütçe ayırmıyorsanız, aslında gelişimi önceliklendirmiyorsunuz.
Ama bu “küçük tasarruf”, zamanla sizi daha büyük harcamalara mecbur bırakacak:
Yeni işe alım maliyetleri, verim düşüklüğü, çatışma yönetimi, marka imajı…

Kısaca, eğitim almamak bir şey kaybettirmez gibi görünür ama aslında her şeyi yavaşça kaybettirir.

Eğitime Ayırmadığın Bütçe, İstifa Mektubunda Geri Gelir

Kurum içi eğitimi “ekstra” değil, “temel” bir ihtiyaç olarak görmeyen şirketler uzun vadede sadece çalışan değil, kültür kaybeder.
Ve bir gün, neden herkesin aynı anda çıkış kapısına yöneldiğini anlamazsınız.
O yüzden biz diyoruz ki:
Eğitim pahalıysa, cehaleti bir deneyin.
Ya da hiç oralara düşmeden birlikte sahneye çıkalım.

 

By signing in, you agree to our terms and conditions and our privacy policy.

New membership are not allowed.